Sınava hazırlanan pek çok öğrenci verimli ders programı yapmak ve bu programa uyum sağlayarak çalışmak ister. Program yapan öğrenci kendini güvende hisseder çünkü ne yapacağı, nasıl yapacağı bellidir. Hangi dersi ne zaman çalışacağı belli olan öğrenciler için program yapmak son derece verimlidir. Peki, verimli ders programı nasıl hazırlanır? Siz de verimli ders programı yaparak ders çalışmak istiyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz.

Verimli Ders Programı Nasıl Yapılır?

Verimli ders programı yaparken öncelikle yapmanız gereken günlük haftalık ve aylık bir program oluşturmaktır. Bütünden parçaya olacak şekilde düşünürseniz işiniz daha kolay olacaktır. Öncelikle ders çalışmanızı aylık olarak planlamalısınız. Bu ayda neler yapacaksınız? Hangi konuları bitireceksiniz? Bu soruları kendinize yöneltmelisiniz. Bu soruların cevaplarını verdiğinizde konu sayısını haftalık olarak paylaştırın. Bu aşamada kolay konular zor konular olabilir. Böyle durumlarda konu sayısına göre değil, konunun ne denli kolay ya da zor olduğuna bakarak karar verebilirsiniz. Haftalık olarak konuları paylaştırdınız, sıra geldi bu konuları günlere bölmeye… Günlük program yaparken konuların dağılımını iyi yapmaya özen göstermelisiniz. Günlük programda gün içinde yapmanız gereken işleri dikkate alarak planlamalısınız. Ayrıca bir güne pek çok görevi sıkıştırmamaya dikkat etmelisiniz. Bu aşamada kendinize fazla yüklenirseniz görevleri tamamlayamadığınızda motivasyonunuz düşebilir. O nedenle düzenlemeyi iyi yapmalısınız.

İlginizi çekebilir: Ders Çalışma İsteği Nasıl Artar?

Daha Etkili Ders Çalışmak İçin Yapılabilecek Düzenlemeler

Ders çalışırken herkes verimli bir şekilde çalışmak ister. Verimli bir şekilde çalıştığınızda çalıştığınız konular aklınızda kalacaktır. Daha etkili ders çalışmak için hangi saatlerde verimli ders çalıştığınızı keşfedin. Bazı öğrenciler sabahın erken saatlerinde verim alırken, kimisi gece ders çalışmayı severler. Bu nedenle siz de kendi çalışma saatlerinizi belirleyin ve ne zaman verim aldığınızı düşünüyorsanız o saatlerde çalışmaya özen gösterin. Daha etkili ders çalışmak için kullandığınız kaynaklara dikkat edin. Sizler için verimli olduğunu düşündüğünüz kaynakları seçmeye özen gösterin. Verimli ders programınızı yaparken kullanacak olduğunuz kaynaklar belirli olmalı ve hangi kaynaktan çalışacağınız, nasıl bir yol izleyeceğiniz belirli olmalıdır. Kaliteli kaynak seçimi sizleri rakiplerinizin önüne geçirecek ve sizlerin daha büyük başarılara ulaşmanızı sağlayacaktır.

Verimli Çalışmayı Engelleyen Tuzaklar

Verimli çalışmayı engelleyen tuzakların en başında telefonlar gelir. Telefonlar verimli çalışmaya engel olan ve dikkatinizin dağılmasına sebep olan araçlardır. Ders çalışırken masanızın diğer ucunda telefon bulunuyorsa verimli ders çalışamıyorsunuz demektir. Masanızda bulunan telefon çalışma odağınızın dağılmasına sebep olur. Örneğin; ders çalışırken arkadaşınızdan gelen bir mesaj ders çalışmanıza engel olur. Siz ders çalışırken arkadaşınızdan gelen mesaj ile zihniniz, ders yerine arkadaşınızın dediği herhangi bir konu ile meşgul olur. Bu nedenle ders çalışırken mümkünse telefonu ders çalıştığınız ortamdan uzakta tutunuz. Böylece siz ders çalışırken herhangi bir bildirim, mesaj sizlerin odağını dağıtmayacaktır.

Verimli ders çalışmayı engelleyen tuzaklardan bir diğeri ise televizyondur. Televizyon verimli ders çalışmaya engel olur, örneğin çalıştığınız ortamda bir taraftan televizyon çalışıyorsa odağınız siz isteseniz de istemeseniz de televizyonda yayınlanan diziye ya da reklama kayabilir. Bu nedenle verimli ders çalışma sağlanmamış olacaktır. Sonuç olarak verimli çalışmayı sağlamak için telefon ve televizyondan uzak durmanızı tavsiye ederiz.

Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Çalışma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?

Boş zamanlarınızda kitap okumayın! Evet, doğru duydunuz, boş zamanlarınızda kitap okumayın. Kitap okumak için boş zamanın gelmesi beklenilmemeli! Kitap okumak için boş zamanın gelmesini ve bu boşluğun değerlendirilmesi isteyen okuyucular ne yazık ki düzenli olarak okuma yapamazlar. Okuma yapmak için boş zaman bekleyen okuyucular kitap okumanın zevkini henüz yaşayamadan bir işleri çıkar ve kitap okumayı bir kenara bırakırlar. Oysa kitap okumaya vakit ayırmak sizlere pek çok yönden yarar sağlayacaktır. Bu nedenle boş zamanlarda kitap okuma yerine gün içinde kitap okumak için bir boşluk yaratın!

Çocuğun Eline Okuma Listesi Tutuşturmakla Olmuyor

Birçok ebeveyn kendisi kitap okumasa da çocuğunun mutlaka kitap okumasını ister. Bunun için çocuğunu sürekli olarak yönlendirir. Çocuğun eline okuma listesi tutuşturur. Oysa çocuğun kitap okuması için eline kitap listesi tutuşturmak pek işe yaramaz. Çocuğunun kitap okumasını isteyen ebeveynler öncelikle kendileri kitap okuyacak ve bu konuda dikkatli davranacaklar. Sonraki aşamada çocuğundan bu davranışı kazanmasını bekleyebilirler.

Anne Babalar Kitap Okumayı Seviyor mu?

Çocuğun düzenli olarak kitap okuma alışkanlığının kazanması için anne babanın kitap okumayı sevip sevmediği önemli bir etkendir. Anne babası kitap okumayı seven çocuklar daha fazla kitap okuma eylemine maruz kaldıkları için bu durumu taklit etme olasılıkları daha yüksektir. Anne babası çocuğu teşvik etmezse çocuk bu konuda daha çekimser kalır. Bu nedenle anne ve babanın kitap okumayı sevip sevmedikleri son derece önemlidir. Çocuğunun kitap okumasını isteyen her anne baba çocuğuna önce bu konuda örnek olmalıdır.

İlginizi çekebilir: Kitap Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?

Evde Kitaplık Varsa Çocuk da Kendi Kitaplığını Kurmak İster

Evde bulunan kitaplıklar çocukları kitap okuma konusunda, kitaba meraklı olma konusunda etkiler. Bu nedenle evde kitaplıkların var olması çocuğu olumlu anlamda kitap okumaya teşvik eder. Çocuk kitaplığa karşı meraklı, araştırmacı olur böylece çocuk da kendi kitaplığını kurma hayali kurar. Çocuklar pek çok konuda anne babayı örnek alırlar ve onları taklit ederler. Anne ve babanın davranışları çocukların alışkanlık kazanması açısından büyük rol oynar. Anne babalar çocuğun bir davranışa sahip olmasını istiyorsa ilk yapmaları gereken çocuklarına örnek olacak davranışlar sergilemektir.

Ödev Olarak Verilen Kitap, Kitap Değil Tuğladır

Okullarda öğrencilere kitap okuma ödevleri verirler. Öğretmenler öğrencilerden kitap okumalarını ve okudukları kitabın özetini çıkarmalarını beklerler. Bu beklenti içine bazı ebeveynler de dahil olurlar. Kulağa ilk başta yararlı gibi gelse de öğrencilere kitap okumayı ödev olarak vermek, öğrencilere kitap okumayı dayatmak demektir. Ödev olarak verilen kitap, kitap değil tuğladır. Bu sözden de anlaşılacağı gibi ödev olarak verilen kitap öğrenciler için sırtlarında bir yük oluşturur, Çünkü kitap okumayı isteyerek yapmazlar ödev olduğu için yaparlar. Dolayısıyla bu şekilde ödev verilerek yapılan okumalar yarar sağlamak yerine onları olumsuz yönde etkiler. Bu noktada öğretmenlerin ve ailelerin dikkatli olması ve çocukları kitap okumaktan soğutmak, onları olumsuz yönde etkilemek yerine öğrencilere kitap okumayı teşvik etmelidir. Öğretmenler de bu konuda öğrencilere örnek olmalıdır.

Boş zamanlarda kitap okuma yerine gün içerisinde kendinize boşluk yaratıp kitap okumanın sizler için öneminden bahsettiğimiz içeriğimizin sonuna geldik. Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Ders Çalışma İsteği Nasıl Artar?

Okula başlayan öğrenci ilk süreçte kendini okula ait hissetmeyebilir. Okula ait hissetmeme durumu son derece doğal bir durumdur. Pek çok öğrenci bu durumla karşı karşıya kalır ve öğretmenler bu konuda öğrencilere destek olurlar.

Peki, öğrenci kendini okula nasıl ait hisseder? Bu soru başta olmak üzere sizlere okula yeni başlayan öğrencilerin bu süreç boyunca karşılaştığı durumlardan bahsedeceğiz. Bu sürecin nasıl ele alınması gerektiğinden ve çocukların kendilerini okul ait hissedebilmesi için dikkat edilmesi gerekenlerden söz edeceğiz. Siz de okula aitlik konusunda sorun yaşayan öğrencilerle karşı karşıya kaldıysanız ya da kendi çocuğunuzun okula başlama süreci için bu konuda bilgilenmek istiyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz.

Önce Kaygıları Gidermeli, Sonra Oyun Oynatmalı      

Öğrenciler okula geldiklerinde çeşitli sebeplerden dolayı kaygı duyarlar. Bu kaygıların en başında öğrencilerin ebeveynlerinden ayrılmaları yer alır. Öğrenciler genellikle okula başlayana dek gün içinde uzun süre boyunca anne ve babadan ayrılmamış oluyorlar. Okula başladıklarında ise günün belirli saatinde anne ve babayı göremiyorlar dolayısıyla kaygı yaşıyorlar. Öğrencilerin yaşadığı bir diğer kaygı durumu ise diğer öğrencilerle kaynaşabilme kaygısıdır. Öğrenciler farklı bir ortamda hiç tanımadıkları kişilerle bir arada bulunurlar. Bu süreç başta zor olsa da sonrasında öğrenciler birbirleri ile arkadaşlık kurarlar.

Öğrenciler sınıfa ilk geldiklerinde anne babadan ayrılmış ve yalnız hissedebilirler. Zamanla arkadaşları ile kaynaşan öğrenciler okulda iyi vakit geçirmeye başlar. Okulda yeni başlayan öğrencilerin yaşadığı bu kaygılar göz önünde bulundurulmalıdır. Tüm bu kaygılar giderildikten sonra çocuklara oyunlar oynatılmalı ve güzel vakit geçirilmesi sağlanmalıdır. Aksi halde çocuğun kaygısı giderilmeden oyun oynatılmaya çalışılırsa bu kaygı bastırılmış olur. Çocuklar için kaygıları bastırmak ilerleyen süreçte daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu sebeple önce kaygılar giderilmeli, sonra oyun oynatılmalı!

İlginizi çekebilir: Özgüvenli Çocuk Yetiştirme

Öğrenci Kararlara Katılır İse Aidiyeti Artar

Okula aidiyet konusunda çocuğun destelenmesi son derece önemlidir. Çocuk pek çok konuda okulda söz hakkına sahip değildir. Örneğin; okula geliş saatinde, okulda kiminle oturduğunda, okulda katılacağı derslerde ve buna benzer pek çok durumda çocuklar söz hakkına sahip değildir. Bu nedenle çocuklar kendilerini okula ait hissetme konusunda uyum sorunu yaşayabilirler. Bu son derece doğal bir süreçtir ve bu süreç zaman içinde çözüme kavuşacaktır. Sürecin kolay bir şekilde atlatılması için öğrencilerin alınan kararlara katılımı önemlidir. Okulda sınıf ortamı, öğrenciler için bir yaşam alanını temsil eder. Yaşam alanı içinde söz hakkına sahip olmak öğrencilerin ait hissetmelerine destek olur. 

Okul Çocuğun Kendini Ortaya Koymasını Sağlamalı

Okulda öğrenciler akademik anlamda olduğu gibi kendilerini tanıma, kendilerini ifade edebilme gibi konularda da eğitilmelidir. Akademik başarının tamamlayıcısı olarak bireyin kendini tanıması ve iyi şekilde açıklayabilmesi ele alınabilir. Birey kendini ne kadar iyi tanırsa kendini o kadar rahat ifade edebilir. Öğrencilerin zamanlarının büyük bir çoğunluğu okullarda geçtiği için okulda öğrencilere kendilerini iyi bir şekilde ifade edebilmeleri için ortam sunulmalıdır. Öğrencilerin kendilerini ne kadar rahat ifade ederlerse o kadar okula ait hissedecektirler. Kendisini rahat bir şekilde ifade eden çocuk kendini ortaya koyacak ve fikirlerini söylemekten çekinmeyecektir.  Kendini ortaya koymayı bilen öğrenciler, özgüveni yüksek, kendinden emin olurlar. Bu durum akademik başarılarına da yansır ve öğrencileri olumlu yönde etkiler.

İlginizi çekebilir: Etkili Öğrenme Anahtarı: Duygular

Öğrenci Okulu Neden Terk Eder?

Öğrenciler okula başladığında okula alışma sürecinde her çocuk aynı durumlarla karşı karşıya kalmaz. Kimi öğrenci kolay adapte olur, kimisi adaptasyon sürecini diğer öğrencilerden uzun yaşar. Kimisi de adapte olamadığını düşünür ve okula terk etme, okula gelmek istememe gibi sorunlar yaşayabilir. Peki, öğrenci okulu neden terk eder? Öğrenciler genellikle okula ait hissetmedikleri için okuldan uzaklaşmak isterler. Okula uyum sağlama konusunda zorluk yaşayan çocuklar okulda mutlu ve huzurlu olamazlar bu nedenle okulu terk etmek isterler.

Okuldan Erken Ayrılma İçin Okula Yönelik Çözümler Nelerdir?

Çocukla okuldan erken ayrılma konusunda konuşmak ona iyi gelecektir. Okulda çalışan psikolojik danışmanlar çocuklarla korkuları hakkında konuşmalı ve bu sorunun sebebini araştırmalıdır. Çocukla okul hakkında konuşarak ona bilgi verilmeli ve çocuğun kaygılarının giderilmesi konusunda destek olmalıdır. Okulda çocuğun ne kadar kalacağını, ne kadar süre sonra anne babayı göreceğini çocuğa açık bir şekilde anlatmak son derece önemlidir. Tüm bunların yanı sıra okula ilk başlama sürecinde oryantasyon eğitiminin iyi bir şekilde verilmesi ve çocuğun okula alışma sürecini rahat atlatması konusunda ona destek sağlayacaktır.

Öğrencilerin okula alışma süreçleri ile ilgili hazırladığımız içeriğimizin sonuna geldik. Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Eğitimde Yeni Teknolojiler Nelerdir?

Günümüzde artan nüfus ve gereksinimlere cevap verebilmek için teknoloji son hızı ile ilerlemektedir. Pek çok alanda teknoloji kullanılmakta insanlığa büyük yarar sağlamaktadır. Çağımızdaki toplumların gelişmişlik düzeyleri ürettikleri bilim ve teknoloji ile ölçülmektedir. Tüm bunlar da eğitim yoluyla sağlanabilmektedir. Bu anlamda, son yıllarda teknolojideki hızlı gelişmeler gelişmiş eğitim sistemlerinin oluşmasına olanak sunmaktadır. Peki, eğitim ve teknoloji nasıl birbiri ile ilişkili diye düşünüyorsanız sizler için “Eğitimde yeni teknolojiler nelerdir?” sorusu başta olmak üzere “Eğitimde kullanılan aletler nelerdir?” ve “Teknolojinin eğitime faydası nedir?” sorularının cevaplarını vereceğiz. Siz de bu konuda bilgi sahibi olmak için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz.

İlginizi çekebilir: Bilgisayar Bağımlılığı Nedir?

Eğitimde Kullanılan Aletler Nelerdir?

Teknolojinin gelişim ile hayatımız birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da etkilenmiştir. Özellikle son zamanlarda eğitimde kullanılan teknolojik araçlar hem öğrencilere hem de öğretmenlere büyük kolaylık sağlamaktadır. Eğitime yeni teknoloji sağlayan ve eğitimde kullanılan aletler çeşitlilik göstermektedir. Eğitimde kullanılan teknolojik aletlerin her geçen gün bir üst modeli çıkmakta ve sürekli olarak teknolojik aletler yenilenmektedir. Yenilendikçe gelişen teknolojik aletler öğrencilere ve öğretmenlere daha kolay bir kullanım sunmakla birlikte pek çok özelliği de beraberinde getirmektedir. Örneğin; eski zamanlarda akıllı tahta yerine kara tahtalar kullanılırdı. Kara tahtalarda tebeşir kullanılırdı ve tebeşir sınıfta toz bırakırdı. Bu durum öğrenciler için sağlıklı değildi. Eğitime yeni teknoloji geldikçe akıllı tahtalar kullanılmaya başlandı ve öğretmenler öğrencilere akıllı tahtalar sayesinde sunumlar hazırlayarak ders anlatmaya başladı. Akıllı tahtalar sayesinde sınıfta internete bağlanılarak ders hakkında çeşitli videolar izlendi. Böylece teknoloji, eğitime büyük bir katkı sunmuş oldu.

Eğitime katkı sunan teknolojik aletleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Telefon
• Yazıcı
• Akıllı Tahta
• Tablet
• Bilgisayar
• Projektörler

Yukarı saydığımız teknolojik aletler günümüzde hemen hemen her okulda yer almaktadır. Bu aletler sayesinde hem öğrenciler hem de öğretmenler konforlu bir eğitim süreci geçirmektedir.

Teknolojinin Eğitime Faydası Nedir?

Eğitimde yeni teknolojiler bizlere çok fayda sağlar. Eğitime yeni teknoloji uyumu sağlandıkça eğitim sistemimiz gelişmeye devam edecektir. Daha iyi eğitim almış, daha donanımlı ve daha bilgili nesil yetiştirmek için eğitimde teknolojik gelişmeleri takip etmek son derece önemlidir. Bu alanda çalışan uzmanlar teknoloji ile eğitimi birbirinden ayrı tutmamalı ve gelişen, yenilenen dünyaya uyum sağlamalıdır. Eğitime yeni teknoloji ile bakış açısı getirilmeli ve bu konuda özenli çalışmalar yürütülmelidir. Teknolojinin eğitime sağladığı faydaları şu şekilde ele almak mümkündür:

• Teknoloji sayesinde öğrenme daha hızlı gerçekleşir. Örneğin; eğitime yeni teknoloji araçları kullanılan derslerde tekrar edebilme şansına sahip olunur. Böylece teknoloji sayesinde dersler bilgisayardan, tabletten yeniden dinlenilir. Öğrenciler bilgi teknolojileri sayesinde dersleri daha hızlı ve kolay öğrenir.
• Öğrenciler ağır kitapları taşımak zorunda kalmaz. Teknoloji ile birlikte kalın ve ağır çalışma kitapları taşımaya son verilmiştir. Bulut depolama sistemini kullanılarak, harici hard diskleri ya da bellekleri taşımak kitapları taşımaya oranla çok daha hafiftir.
• Teknoloji öğrencilere ve öğretmenlere ek kaynaklara ulaşma kolaylığı sağlar. İnternet üzerinden açık, ücretsiz eğitim araçları sayesinde ek kaynaklar kolaylıkla bulunur ve öğrencilere, öğretmenlere daha çok araştırma yapma olanağı sunulur.

Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Duygusal Zeka Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Değerler, insanları etkileyerek onların tutum ve davranışlarının belirlenmesinde ve biçimlendirilmesinde önemli rol oynar. Değerler insanlara farklı bakış açıları kazandırarak onların dünyaya bakış açılarını belirlenmesine katkı sunar. Aynı zamanda insani algıları geliştirmede ve değiştirmede insanların sahip olduğu değerler oldukça etkilidir. Tüm bunlardan yola çıkarak son yıllarda ülkemizde değerler eğitimine verilen önemi rahatlıkla açıklayabiliriz. Değerler eğitimi ile ilgili çalışmalar artmış ve bu alanda birçok tez, makale bildiri vb. çalışmalar hazırlanmıştır. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığının ders programları ile ilgili yaptığı çeşitli çalışmalarda birçok ders içeriğinde “değer eğitimine” doğrudan yer verilmiştir. Peki, insanlar için bu denli önemli olan değerler eğitimi nasıl verilmeli? Değerler eğitiminin önemi nedir? Aşağıda sizler için bu soruları ele alacağız. Keyifli okumalar dileriz.

Değerler Eğitimi Önemi Nedir?

Tarih boyunca insanlar eğitimle karşı karşıya kalmışlardır. Her dönemde o devrin getirdiği yenilikler öğrenilmeye çalışılmış, en iyi eğitim alınmaya çalışılmıştır. Eğitim ve öğretim sürecinde insanlara bilgi kazandırmak, meslek edindirmek temel amaç olarak belirlense de tüm bunların yanında insan davranışlarının, karakterlerinin ve kişiliklerinin oluşturulması içinde eğitim ve öğretim etkili bir rol üstlenmiştir. Bu noktada değerler eğitimi devreye girmiştir. Değerler Eğitiminin insanların tutum ve davranışlarının belirlenmesinde etkili olduğu için değerler eğitiminin önemini çok büyüktür. Geçmişte, bugün de ve gelecekte de her zaman değerler eğitiminin önemi süreceği için okullarda değer eğitimi ile ilgili etkinliklere ve çalışmalara yer ayrılmıştır. Böylece şimdiki nesil ve gelecek nesil için bir zemin hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Özgüvenli Çocuk Yetiştirme

Eğitimin temelinde yetiştirilmek istenen kişilerin iyi donanıma sahip olması ve bireylerin iyi karaktere ve bilince de sahip olması yer almaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun o ülkede verilen eğitim, kişilerin içinde doğup büyüdükleri toplumun değer yargılarını benimsemelerini istemektedir. Sosyologlar, sosyal psikologlar, antropologlar ve psikologlar gibi değerler eğitimi konusunda araştırma yapan pek çok bilim insanı vardır. Değerler, insanların duygu, düşünce ve davranış boyutlarıyla yakından ilgilidir. Sosyal bilimciler değerlerin insan davranışlarını açıklamada temel bir öneme sahip olduğunu ifade etmektedir bu nedenle değerler eğitiminin önemi fazlasıyla büyüktür.

Ahlak, Sadece Doğru ve Yanlışın Empoze Edilmesiyle Oluşmuyor

Ahlak kavramı ele alındığında yapılan kimi davranış ahlaklı, kimisi ise ahlaksız olarak tanımlanır. Çocuklara ahlak öğretilirken doğru ve yanlış olarak tanımlanan davranışlar dizisi gösterilir. Çocuklar bu davranışları kendi doğru ve yanlışları ile hayatlarına dahil ederler. Oysa ahlak, sadece doğru ve yanlışın empoze edilmesiyle oluşmuyor. Ahlak öğretilirken sorular sorulur ve soruların cevapları verilmeden ileriye doğru yola işaret edilir. Ahlak eğitimi, zihne yeni bilgiler aşılamak değil; kişiyi ileri yürütmektir.

İyi İnsan Yetiştirmek Önemli Ama Nasıl Yapılacak?

İyi bir insan yetiştirmek için çocuklar küçük yaşlardan itibaren okullara gönderilirler. Topluma yararlı, iyi bir insan olması beklenen çocuklara pek çok eğitim verilir. Akademik eğitimlerin yanı sıra değerler eğitimi de alan çocuklar pek çok açıdan donanıma sahip olarak eğitimlerini tamamlarlar. Eğitim bir bütün olarak hayat boyu devam eder özellikle çocuğun içinde bulunduğu ortamın da bu değerleri taşıması ve yaşatması gerekmektedir. Böylece her birey iyi bir insan olma yolunda ilerleyecektir.

Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Etkili Öğrenme Anahtarı: Duygular

Duygular, bireylerin her anına eşlik eden kişinin hissettiklerini yapmasını sağlayan en önemli yönlendiricilerdir. Aynı zamanda duygular insanları yönlendirmeye ve ortaya konulan davranışların doğru ya da yanlış olduğunu bulmaya yarayan hislerdir. Duyguları olmayan bir insan düşünülemez, duygular kişiyi yansıtır ve bireyin kendiliğini ortaya koyar. Ayrıca duygular sayesinde insanlar yaşanılanları anlamlandırmayı da öğrenir. Peki, etkili öğrenme esnasında duyguların yeri nedir? Siz de sorunun cevabını ve etkili öğrenmeyi merak ediyorsanız aşağıdaki yazımızı okuyarak bu sorunun cevabını bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz.

İlginizi çekebilir: Beyni Doğru Kullanma İpuçları

Etkili Öğrenme Esnasında Duyguların Önemi Nedir?

Duygular kendimizi tanımamız ve bu doğrultuda çevremize ve kendimize yarar sağlama konusunda önemli olan hislerdir. Duygularını tanıyan bireyler kendilerini iyi bir şekilde ifade etme imkânı bulur. Kendini tanıyan ve duygularını sözcüklere dökebilen bireyler, öğrendiklerini karşı tarafa aktarabilir. Duygularının farkında olan, duygularını kontrol edebilmeyi bilen çocuklar çevrelerine daha kolay uyum sağlarlar. Okula başlayan çocuklar için yeni bir uyum süreci başlar. Okulda, toplumsal davranış biçimlerinin çocuklara öğretildiği uygun ortam sağlanır. Bunların yanı sıra okullarda akademik, sosyal ve duygusal ihtiyaçların karşılanması hedeflenir. Bu bağlamda çocukların duygusal becerilerin geliştirilmesi, duygularının farkında olması çocuklar için önemlidir. Tüm bunlar çocukların güçlü ve olumlu akran ilişkileri kurmalarında önemlidir. Ayrıca okul başarılarının artmasında ve aile ilişkilerinin güçlenmesinde de son derece önemlidir. Çocukların sosyal duygusal becerilerindeki gelişmeler ve duygu farkındalığı sonucunda çocuklarda oluşabilecek saldırgan davranışlar azalır. Tam tersi işbirliği, uzlaşma ve paylaşma gibi olumlu tutumlarını artar.

Eğitim Bilgi Yüklemek Mi?

“Eğitim bilgi yüklemek mi?” sorusuna cevap verecek olursak bu sorunun cevabı; “kesinlikle hayırdır”. Sadece akademik anlamda çocuklara bilgi yüklemek değildir. Eğitim; iletişim kurma, paylaşma, yardımlaşma, arkadaşlık kurma, sosyalleşme, uyum sağlama ve daha pek çok davranışı içine alan geniş bir kapsama sahiptir. Yani sadece bilgi odaklı olmayıp farklı kültür tanıma ve yabancı dil öğrenme gibi sosyal ve kültürel değerlerin önem kazandığı bir sistemdir. Eğitim kapsamında birey tüm bu yetkinlikleri kazanmalı, kendine, toplumuna yararlı birey olmalıdır. Dolayısıyla etkili öğrenme sadece bilgi odaklı olmayıp temel insan ihtiyaçlarını karşılayan bir sistedir. Buna örnek olarak iletişim ve sosyallik ihtiyaçlarının karşılanması verilebilir. Çocuklar okullarda arkadaşlık kurarlar ve bu arkadaşlıkla beraber çocuklar kendileri paylaşmayı, sır tutmayı deneyimleyerek öğrenirler. Dolayısıyla eğitim sınırlandırılmamalı bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Etkili Öğrenme Ders Kitaplarının Ötesindedir

Çocukların kendi deneyimleri ile öğrendiği bilgiler ders kitaplarında yazılan bilgilerden çok daha akılda kalıcı olur. Kişi kendi deneyimi sonucu bir bilgi öğreniyorsa bu bilgiyi hayatında daha kolay bir şekilde uygulama fırsatı bulur. Ders kitaplarında olmayan pek çok bilgi hayatın içinde yer alır ve çocuklar bu bilgileri öğretmenleri, aileleri ve arkadaşları sayesinde öğrenir.

Etkili öğrenme için sadece ders kitaplarıyla sınırlı kalmayıp öğrenme sürecine devam etmek çok değerlidir. Öğrenme ders kitaplarının ötesinde gerçekleşen bir süreçtir. Öğrenme sadece ders kitaplarını okuyarak ve bu kitapların sizlere sunduğu bilgilerden yararlanarak gerçekleşecek bir süreç değildir. Yani öğrenme çok yönlü yapılması gereken ve farklı alanlarda birbirini destekleyecek şekilde yapılması gerekli olan bir kavramdır.

Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. Bu yazımızda etkili öğrenmenin nasıl olacağı konusunda sizlere bilgiler sunduk. Bununla birlikte pek çok konuda ürettiğimiz içeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı da takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Duygusal Zeka Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Öğrencilik yılları genellikle tatili beklerken geçer. Okul başladığında kısa tatil olan 2 haftalık sömestr tatilini beklerler, ikinci dönemde ise 3 aylık yaz tatilini beklerler. Okula devam eden öğrenciler tatili çok severler ve tatil zamanlarında bol bol eğlenmeyi ihmal etmezler. Tatil dönemleri çocukların gelişimi için önemli olan dönemlerdir. Yıl boyunca okulda pek çok bilgi edinen öğrenciler, öğrendikleri bilgileri tatillerde pekiştirir. Dolayısıyla çocuklar için tatiller verimli geçirilmelidir. Bu yazımızda sizler için öğrencilere tatil önerileri olarak; Tatil Süresi Neden Önemli, Bir Öğrenci Tatilde Ne Yapmalı ve Ne Yapmamalı sorularına cevap vereceğiz. Keyifli okumalar dileriz.

Tatil Süresi Neden Önemli?

Öğrenciler için tatil önerileri yaparken, tatili süresi oldukça önemlidir. Çünkü tatil süresine göre yapılacaklar listesi, plan ve program süresi değişiklik gösterir. Örneğin; Sömestr tatilinde öğrenciler için yapılan tatil önerisi ile yaz tatili için yapılan tatil önerileri aynı değildir. Sömestr tatilinde daha kısa vadeli planlamalar yapılırken, yaz tatili için tatil önerileri daha uzun vadelidir.

Tatil süresinin önemli bir başka nedeni ise sömestr tatilinde öğrenciler daha kısa bir aranın ardından okullarına devam eder ve bu durum göz önüne alınarak planlamalar yapılır. Yaz tatilinde ise araya yaklaşık 3-4 ay girdiği için öğrencilerin konuları unutmaları daha olasıdır ve bu durum göz önüne alınarak planlamalar yapılır. Bunlar gibi çeşitli unsurlardan dolayı tatil süresi, tatil önerilerinde oldukça önemlidir.

İlginizi çekebilir: Çalışma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?

Bir Öğrenci Tatilde Ne Yapmalı?

Yaz tatilinin ya da sömestr tatilinin verimli geçebilmesi için bir plan, program yapılması son derece önemlidir. Yapılacak olan plan çerçevesinde öğrenciler dinlenmeli, eğlenmeli ve bir yandan da eksik olduğu ya da unutabileceği ders konuları üzerinde çalışabilmelidir. Öğrencinin başarısı ve yapısına göre tatilde yapacakları değişiklik gösterir. Bu yüzden tatil önerileri öğrenciden öğrenciye değişiklik gösterir.

Ayrıca şunu belirtmeliyiz, bir öğrencinin tatilde ne yapacağı öğrencinin yaş grubuna göre değişiklik gösterir. Örneğin; Bir lise öğrencisi arkadaşlarıyla ve ailesiyle yapabileceği aktivitelerle bir ortaokul öğrencisinin yapabilecekleri farklıdır. Ancak genel olarak bir öğrenci tatilde şunları yapmalıdır;

• Konu tekrarı yapmalı
• Eksik konuları tekrarlamalı
• Yeni konulara çalışmalı
• Hobilerine zaman ayırmalı ve yeni hobiler edinmeli
• Mümkünse tatil mevsimine göre aileyle birlikte tatile gitmeli
• Bilgisayar, cep telefonu ve televizyon gibi teknolojik ürünlerde uzun süre vakit geçirmemeli
• Arkadaşlarıyla vakit geçirmeli
• Aileyle vakit geçirmeli
• Beslenme ve uyku düzenine dikkat edilmeli
• Öğrenci kendine yeterli vakti ayırmalı
• Sportif faaliyetlere önem verilmeli
• Kültür etkinliklerine önem verilmeli

Öğrenci Tatilde Ne Yapmamalı?

Öğrencilerin tatilde yapması gerektikleri bulunduğu gibi yapmaması gerekenler de bulunmaktadır. Öğrencilerin tatilde ne yapmaması gerektiği çeşitli durumlara göre değişiklik gösterir. Örneğin; Sömestri tatiliyle yaz tatili birbirinden farklıdır. Ancak genel olarak öğrenciler tatilde derslerden, konulardan tamamen uzaklaşmamalıdır. Okul temposunda olduğu gibi ders çalışmalarını beklemekte doğru değildir. Bu yüzden veliler ya da profesyoneller tarafından öğrencinin görüşleri alınarak, bir ders çalışma programı ayarlanmalıdır. Böylece öğrenciler tatilde ders konularından tamamen uzaklaşmadığı gibi aynı zamanda tatilini de verimli bir şekilde geçirebilir. Ayrıca öğrenciler tatillerinin tamamını ders çalışarak da geçirmemelidir. Yoğun bir süreçten yeni çıkan öğrenciler, bu sürecin yorgunluğunu atlatamadan tekrar yoğun bir sürece girmemelidir.

Kısaca öğrenciler tatilde tamamen derslerden uzak kalmamalı ya da tamamen derslerle ilgilenmemelidir. Bu iki durum arasında bir orta yol bulunmalıdır.

Bu yazımızda sizler için öğrencilere tatil önerileri olarak; Tatil Süresi Neden Önemli, Bir Öğrenci Tatilde Ne Yapmalı ve Ne Yapmamalı sorularına cevap verdik. Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli Öğrencilerimiz ve Velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilir ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Ailelere Tatil Tavsiyesi

Genellikle eşler belirli bir süre evli kaldıktan sonra çocuk sahibi olmaya karar verirler. Kimi evliliklerde çocuk sahibi olma isteği evlendikten hemen sonra, kimi evliliklerde ise birkaç sene evli kaldıktan sonra oluşur. Çocuk sahibi olma kararı eşler arasında verilen ve karar vermesi güç olan bir süreçtir. Çocuk sahibi olmak isteyen anne baba adayları aslında bu kararı verirken çocuk yetiştirme konusunda kaygı yaşarlar. Her anne baba çocuğun iyi yetişmesini, sağlıklı olmasını ve topluma faydalı bir birey olmasını ister. Bu nedenle anne ve babalar çocuk yetiştirme konusunda özenli davranırlar. Özgüvenli çocuk yetiştirmek isteyen anne babalar, çocuklarının özgüven sahibi olmasını isterler ve buna uygun eğitim verirler. Bireyin sahip olduğu özgüven duygusu çevre ile olan ilişkilerin düzenlenmesini sağlamakla birlikte pek çok yararı da beraberinde getirir. Aşağıdaki yazımızda çocuk yetiştirme konusunda özgüvenli çocuk yetiştirmeyi ele alacağız. Keyifli okumalar dileriz.

Çocuk Yaşadığını Öğrenir

Çocuğun doğduğu andan itibaren eğitim ilk ailede başlar. Çocuk anne babasından gördüğü eğitim sayesinde yaşadığını öğrenir. Çocuğun sağlıklı bir gelişime sahip olması için “özgüven” en önemli kriterlerden bir tanesidir. Özgüven, çocuklarının doğumundan itibaren geliştirilmesi hedeflenen ve bu gelişimin sağlanması için çok çaba sarf edilen bir konudur. Çocuğun özgüvenini geliştirmek ve sahip olunan özgüveni korumak çocuk yetiştirme becerilerinin başında gelir. Özgüvenin bu denli önemli bir konu olmasının sebebi ise yeterince gelişmiş özgüven duygusunun, hem öğrenme yetisini, hem sosyal ilişkilerde başarıyı, hem de gelişim yüzlerini etkileyen önemli bir duygu olmasıdır.

Özgüven, bireyin kişisel özelliklerini, yetenek, beceri, görünüm ve toplumsal kabul edilirliğini nasıl değerlendirdiği ile ilgilidir. Özgüven bireyin kendi benliği için son derece önemli olan bir duygudur. Tüm bu sebeplerden dolayı anne ve baba tarafından özgüvenli çocuk yetiştirmek bir hayli sorumluluk gerektiren bir durum olarak karşılanmaktadır.

İlginizi çekebilir: Başarı Nedir?

İç Özgüven

Özgüven, psikolojik yaşamın temel öğelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özgüven duygusal bir gereklilik olmakla birlikte kendimize yönelik iyi duygular geliştirmemiz sonucu kendimize iyi hissetmemizi sağlayan güçlü bir duygudur. Araştırmacılar, birbirlerini tamamlayan iki çeşit özgüveni ortaya koymuşlardır.  Bunlardan ilki iç özgüven diğeri ise dış özgüvendir. İç özgüven, kendi içimizde gerçekleşen ve iç dünyamızda varlığını sürdüren özgüvenimizdir. Özgüven kendimizden memnun olma durumumuz olmakla birlikte bu durum kendimizle barışık olduğumuza dair inancımız ve bu konuda hissettiklerimizi de barındırmaktadır. İç güveni oluşturan unsurlar arasında; kendini sevme, kendine saygı duyma, olaylar karşısında pozitif düşünme ve kendine belirgin hedefler koyma yer almaktadır.

Dış Özgüven

Araştırmacıların ortaya koyduğu bir diğer özgüven çeşidi; dış özgüvendir. Dış güven, etrafa kendinden emin olarak verilen etrafa hal, hareketler ve davranışlar bütünüdür. Güven oluşturan unsurlar arasında iletişim kurma, kendini açık bir şekilde ifade edebilme ve duygularını kontrol edebilme yer almaktadır. Özgüven, öğrencilerin akademik performansını ve sosyal hayatını etkileyen önemli psikolojik yapılardandır. Özgüvenli çocuk günlük yaşamında olumlu sonuçlar elde edecek kapasitede yetiştirilen çocuklardır. Özgüvenli çocuk benlik saygısı yüksek olarak yetişir. Özgüven ve benlik saygısı okul becerisini, stres ile başa çıkma durumunu,  arkadaşlık ilişkilerinin gelişmesini etkilemektedir.

Analitik Beyin ailesi olarak siz değerli öğrencilerimiz ve velilerimiz için birbirinden farklı konularda içerikler üretiyoruz. İçeriklerimizi okuyabilmek için güncel blog yazılarımızı takip etmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca eğitimlerimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için sitemizi inceleyebilirsiniz. Ya da iletişim kanallarımızdan birini kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kişisel Gelişim Nedir?

Kişisel gelişim, kişinin sahip olduğu yeteneklerini, kaynaklarını en iyi şekilde kullanarak kendi potansiyelini keşfetme sürecidir. Kişi, sahip olduğu potansiyeli keşfettiği sürece hayat boyu farkındalığı yüksek bir şekilde kendini geliştirmeye devam eder. Gelişim süreci boyunca kişi kendini yakından tanıma fırsatı bulur.

Kişisel Gelişim Konuları Nelerdir?

Kişisel gelişim birçok konuyu içine almaktadır. Birey kendini geliştirmek için farklı konularda çalışmalar yürütebilir. Gelişim konuları sizleri hangi alanda gelişmek istediğiniz hakkında kılavuzluk edebilir. Peki,“ Kişisel gelişim konuları nelerdir?” diye merak ediyorsanız aşağıda konuları sizler için bir araya getirdik:

• Zaman Yönetimi: Zaman yönetimi konusu çağımızda bireylerin kendini en çok geliştirmesi gereken konuların başında yer almaktadır. Zamanın çok kıymetli olduğu bu dönemde insanlar zaman yönetimi konusunda bilinçlenmelidir.
• Kendini Tanıma: Her birey kendini tanıma farkındalığını kazanmış olmalı ki kişisel gelişim aşamalarını tamamlayabilsin.
• Kendine Değer Verme: Kendine değer verme en önemli konuların başında gelmektedir. Kendini seven, değer veren birey diğer gelişim basamaklarını emin adımlarla çıkacaktır.
• Güçlü İletişim Becerileri: İnsan sosyal bir varlıktır ve buna bağlı olarak birey çevresindeki insanlarla iletişim kurma ihtiyacı duyar. İletişim insanlar için olmazsa olmazlar değerlerden bir tanesidir. Güçlü iletişim becerisine sahip olan bireyler her konuda kendini iyi ifade edebilir.
• Özgüven ve Motivasyon: Özgüven ve motivasyon birbiri ile bir arada yer alan iki önemli kavramdır. Kişinin özgüveni gelişmiş olduğunda motivasyonu da gelişecek ve kişisel gelişim sağlanacaktır.
• Stresi Kontrol Altında Tutma: Stres, insanları etkisi altına alarak olumsuz anlamda etkilemektedir. Stresi kontrol altında tutma bu nedenle bireyler için oldukça önemlidir.
• Yeniliklere Açık Olma: yeniliklere açık olma konusu kişisel gelişimin devamlı olabilmesi için gerekli olan parçalardandır. Yeniliğe açık olan herkes daha fazla gelişim için elinden geleni yapacaktır.

İlginizi çekebilir: Beyni Doğru Kullanma İpuçları

Eğitimleri Nelerdir?

Kişisel gelişim için gerekli olan birçok eğitim Analitik Beyin’de sizlere sunulmaktadır. Analitik Beyin’in sunduğu birbirinden değerli eğitimler sayesinde siz de kişisel gelişimlerinize destek olabilirsiniz. Gelişim eğitimleri birçok konuda sizler için hazırlandı. Dil eğitiminden, robotik kodlama eğitimine kadar farklı alanlarda her bireyin ilgisini çekebilecek eğitimler Analitik Beyin’de mevcuttur. Siz de kişisel gelişiminize eğitimler alarak katkı sağlamak istiyorsanız Analitik Beyin’i ziyaret edebilir ve var olan eğitimleri inceleyebilirsiniz.

Kişisel Gelişim İçin Neler Yapılabilir?

Kişisel gelişim için farklı alanlarda eğitimler almak sizleri bu alanlarda bilgi sahibi yapacaktır. Sizleri diğer bireylerden ayıracak eğitimleri almak son derece önemlidir. Kişisel gelişim için yapılabilecek en önemli nokta; kitap okumaktır. Kitap okuyan, araştırma yapan, merak eden bireyler gelişime ve yeni bilgiler öğrenmeye açık olduğu için kişisel gelişimlerini en iyi şekilde sağlayacaklardır. Bununla birlikte kişisel gelişim süreci bilinç açıklığı ve farkındalık gerektiren bir süreçtir. Birey farkındalık sahibi olmalı ve çevresini iyi analiz edebilmelidir. Gelişim için yapılabilecek önemli bir diğer nokta gezmek, görmek ve keşfetmektir. Farklı şehirler, farklı ülkeler, farkı yerler görmeyi seven ve buna imkan bulan her birey kişisel gelişimine büyük bir katkı sunacaktır. Bunlar dışında çeşitli alanlarda farklı insanlarla tanışma fırsatı bulmak sizlerin gelişimine katkı sağlar. Yeni insanlarla tanışmak, onlarla iletişim kurup sohbet etmek sizlere birçok yeni düşünceyi dinleme fırsatını da beraberinde getirecektir.

Analitik Beyin ile kendi kişisel gelişiminize destek olabilir ve sizlere sunulan pek çok imkandan yaralanma fırsatı bulabilirsiniz. Daha fazla bilgi sahibi olmak için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Duygusal Zeka Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Başarı pek çok kişinin hayatında önemli olan kavramlardan biridir. Başarıya dair her kişinin ayrı bir tanımı olabilir fakat başarıya dair en genel tanım belirli bir eylemin belirli bir zaman dilimi içinde gerçekleştirilmesidir. Bununla birlikte başarı bir hedefe ulaşmak olarak da tanımlanabilir. Fakat bunların da ötesinde başarı; kişilerin hayat yolculuklarında kendilerini tanıdıkları ve ulaşmak istedikleri noktada ilerlemelerini kapsar. Başarı konusunda tüm detaylara yer verdiğimiz yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Beni ne mutlu eder?

Mutluluk hayat boyu kişilerin aradıkları ve ulaşmak istedikleri noktadır. Fakat kişiler için kendilerini neyin mutlu edeceğini bulmak oldukça zor bir süreç olabilir.Beni ne mutu eder, sorusunun cevabı aslında kişilerin içinde saklıdır. Kendini tanıyan ve farkındalığı yüksek olan kişiler için onları neyin mutlu edeceğini bulmak kolaylaşabilir. Ben kimim, neyi seviyorum ve istiyorum, ne yapıyorum, sorularına cevap arayan kişiler kendileri ile tanışmaya başlayacak ve kendilerine dair pek çok noktayı keşfedeceklerdir.

Mutluluk ve başarı arasında bir ilişki olduğu düşünülür. Bu konuda yapılan çalışmalar göstermektedir ki mutluluk başarılı oldukça kazanılan bir ödül değil tam aksine mutlu olmak başarılı olmayı etkiler. Kendini keşfeden kişiler sevdikleri ve sevmedikleri şeylerin daha çok farkında olarak ilgi duydukları alanlara yönelebilir. Bugün hepimiz biliyoruz ki mutlu olduğu ve sevdiği işi yapan kişiler için başarı kendiliğinden gelecektir.  

İlginizi çekebilir: Ders Çalışma İsteği Nasıl Artar?

Hayatımda ne yapmak istiyorum?

Hayatımda ne yapmak istiyorum, sorusu belki de herkesin kendine sorduğu soruların başında gelir. Bu soruya cevap bulmak da oldukça zorlayıcı olabilir. İnsan, keşfedilecek pek çok farklı özelliği olan çok boyutlu bir kavramdır. Bu nedenle hayatımda ne yapmak istiyorum, diye düşünen kişilerin kendilerine ve çevrelerine büyük bir merakla yaklaşmaları oldukça önemlidir. Beni ne mutlu eder sorusu ile ne yapmak istiyorum, sorusu aslında temelde aynı noktalara kapı aralar: insanın kendine doğru çıkacağı bir yolculuk. Konfor alanının dışına çıkmak kişilere kendileri ve sınırlılıkları hakkında bilgi verecek ve yapmak isteyip de deneyimleyemedikleri noktaları görmelerini sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki hayat uzun bir yolculuktur. Bu yolculukta her şey değişkenlik gösterebilir. Önemli olan bu değişkenliğin içinde kendinin ve isteklerinin farkında olarak kalabilmektir.

Başarılı olmak için neler yapmalıyız?

Başarı faktörü değişken ve çok boyutlu bir kavramdır. Bu nedenle başarılı olmayı etkileyen pek çok faktörden söz etmek mümkündür. Başarılı olmak için belirli bir zamanın harcanması gerektiği gibi motivasyonun yüksek olması ve kararlı olmak da gerekli olan kavramlardandır.

Aslında başarı elde etmek için özel bir formül yoktur. Her insanın başarı algısı ve tanımının farklı olması gibi başarılı olmak için uygulanacak adımlar da farklılık gösterir. Fakat birkaç etkenin bir araya gelerek birbiriyle etkileşimli olarak çalışması gerekir.  Bu noktada ne yapması gerektiğini bilen ve yerine getiren kişiler hedefledikleri başarı noktasına ulaşabilir. Peki, başarılı olmak için neler yapabiliriz? Birkaç madde ile başarılı olmanın yolları şu şekilde sıralanabilir:

• Ulaşmak istediğin noktalara tam olarak karar ver.
• Hedefine ulaşmak için bir zaman aralığı belirle ve gerçekçi planlar yap.
• Planın için harekete geç. Ve adım adım her gün oraya ulaşmak için küçük de olsa bir şey yap.
• Zorluklar karşısında daha etkili kalabilmek için seni güçlendirecek noktaları keşfet. Ve ihtiyaç duyduğun molaları vermek için kendine izin ver.
• Sabırlı ol ve hedefine ulaşmanın zaman alacağının farkında ol.
• Dikkat dağıtıcı ve motivasyonunu düşürücü her şey ile arana bir mesafe koy.

İlginizi çekebilir: Çalışma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?

Zeka çok boyutlu bir kavramdır ve içinde pek çok noktayı barındırır. Zeka kavramının bu gizemli yapısı ona dair merakın artmasına neden olarak çeşitli araştırmaların yapılmasının da önünü açmıştır. Duygusal zeka (EQ) herkesin bildiği bilişsel zeka (IQ) kavramına ek olarak özellikle son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan bir kavram halini almıştır. İnsan ilişkilerinin gün geçtikçe daha çok zorlaştığı ve değer kazandığı bu günlerde duygusal zeka kavramı, zeka algısına farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Peki, duygusal zeka nedir ve özellikleri nelerdir? Tüm bunlar için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Duygusal Zeka Nedir?

Duygular hepimiz için var olan insani özelliklerimizdendir. Bu noktada duygular bizi hayatta tutmak ve yaşamımızı zenginleştirmek için beyin ve diğer fizyolojik sistemimizi hazırlama işlevi gösterirler. Hayatımızda bu kadar önemli işlevlere sahip olan duyguları her insanın deneyimleme ve ifade etme şeklinin aynı olmadığını söylemek mümkündür. Bu anlamda karşımıza bu zeka kavramı çıkar. Bu zeka türü; kendimizin ve karşımızdaki kişilerin duygularını daha iyi tanımak, anlamak ve yönetmekle ilgili bir dizi yetkinliği kapsar. Yani; bütünsel bir çerçevede duygularımızı daha etkili bir şekilde ele almamızı ve daha iyi kullanmamızı sağlar. Tüm bunlar özel ve iş yaşamımız dahil olmak üzere hayatımızdaki tüm ilişkiler için bilişsel zeka kadar büyük öneme sahiptir.

İlginizi çekebilir: Yapay Zeka Nedir? Nerelerde Kullanılır?

Duygusal Zeka Özellikleri Nedir?

Duygusal zeka kişilere birtakım özellikler sağlar. Bu noktada duygusal zekanın ilişkiler ve iletişim alt temaları düşünüldüğünde özellikleri de daha net anlaşılacaktır. Duygular, sosyal bir varlık olarak insan yaşamının doğal bir parçasıdır ve çevresiyle kurduğu ilişkilerini düzenler. Zeka özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Kişilerin kendilerini tanımalarını sağlar.
• Kişilere duygularını yönetebilme becerisi kazandırır.
• Başkalarının duygularını anlama ve paylaşma noktasında kişilere destek olur.
• Kişilerin çevresiyle kurduğu iletişime sağlıklı bir yön verebilmesini sağlar.

İlginizi çekebilir: Çalışma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?

Duygusal Zeka Anlama Yöntemleri Nelerdir?

EQ olarak bilinen duygusal zeka, kişilerin başkalarıyla empati kurarak duygularını tanıması ve sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi olarak tanımlanır. Bu anlamda bu zeka türü ikili ilişkilerden iş yaşamına kadar tüm yaşamımızı etkileyen önemli faktörler arasında yer alır. Bu zeka türünü anlamak için:

• Duygusal zekaya sahip olan kişilerin kelime dağarcıkları daha zengindir. Bu sayede çevreleri ile olumlu bir ilişki süreci yürütebilirler.
• Bu tür zeka kişilere empati ve öz farkındalık gibi önemli beceri alanları sunar. Duygusal zekası güçlü olan kişilerin kendilerini daha iyi tanıdıkları da görülmektedir.
• Duygusal zekaya sahip kişiler probleme değil çözüme odaklıdır. Yüksek farkındalıkları sayesinde dünyaya ve ilişkilerine daha geniş bir çerçeveden bakabilirler.
• Duygusal zeka kişilere kendilerine dair farklı bir iç görü sunar. Bu sayede kişiler var olan potansiyellerinin ve yapabileceklerinin daha çok farkında olarak hareket ederler.
• Duygusal zeka kişilere etkili bir sosyal beceri kazandırır. Bu nedenle bu kişiler iş ve özel yaşamlarında daha sağlıklı ilişkiler kurarlar. 

Duygusal Zekanın Yüksek Olması Ne Demek?

Duygusal zeka kavramıyla karşılaşan her kişi zekası yüksek demenin ne anlama geldiğini sıklıkla merak eder. Bu zeka türü; bir insanın hem kendisinin hem de başkalarının duygularını anlayabilmesi, duygusal verileri tanıyabilmesi, farkındalığının yüksek olması, kendi duygularının ve diğerlerinin duygularını da çözümleyebilmesi gibi yetenekleri içine alır. Bu anlamda duygusal zekanın yüksek olması kişilerin, kendilerinin ve çevresindeki kişilerin duyguları ile temas edebildiğini gösterir. Dolayısıyla duygusal zekanın yüksek olması güçlü bir farkındalığa sahip olmanın da bir işaretidir.

İlginizi çekebilir: Beyni Doğru Kullanma İpuçları

Öğrenciler, sınavdan birkaç gün önce saatlerce çalışsalar da istediği başarıyı elde edemeyebilir. Bu durumun en temel nedeni rutin bir çalışma alışkanlığı kazanamamış olmaktır. Pek çok öğrenci öğrenim hayatı boyunca çeşitli çalışma sistemlerini dener. Fakat sağlıklı bir çalışma rutini oluşturamadığı için sınavlardan beklediği sonuçları alamayabilir. Unutulmamalıdır ki başarı; sistemli, düzenli, planlı ve programlı çalışmaların sonucunda elde edilir. Çalışma alışkanlığının nasıl kazanılabileceği ve hayatımızın içine nasıl entegre edebileceğimizi merak ediyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Hangi Derse Çalışsam?

Öğrencilerin ders çalışma alışkanlığı kazanma konusundaki en büyük kafa karışıklığı yaşadığı konu hangi derse çalışmaları gerektiğine bir türlü karar veremiyor olmalarıdır. Çalışma rutini içinde öğrencilerin aynı anda birçok farklı ders ve konuyu çalışmak zorunda olmaları bu durumu güçleştiren nedenler arasında yer alır. Her ders için farklı çalışma sistemleri kullanılabilir. Örneğin sözel dersler, sesli anlatım ya da okuma yolu ile çalışılır. Ancak sayısal dersler problem çözme odaklı olarak ilerler. Bu noktada hem sıkılmayı önlemek hem de daha verimli sonuçlar elde edebilmek için aynı tip derslerin arka arkaya çalışılması önerilmeyen bir konudur. Çalışma alışkanlığı oturtmak isteyen öğrenciler ders çalışma programları içinde sayısal ve sözel dersleri dengeli bir şekilde dağıtmaya özen göstermelidir. Zorlandıkları derslere ve eksik oldukları konular için ayrı bir sistem oluşturarak ilerlemelilerdir.

İlginizi çekebilir: Ders Çalışma İsteği Nasıl Artar?

Zaman planlaması yap

Çalışma alışkanlığı oluşturma konusunda en önemli kavramlardan biri etkin zaman planlaması yapmaktır. Ne zaman, hangi konuya ne kadar çalışılacağının belirlendiği zaman planlaması yapmak çalışma alışkanlığı oturtma süreci için öğrencilere oldukça büyük destek olacaktır. Çünkü belirsizlik ve sistemsizlik öğrencilerde büyük bir kafa karışıklığı yaratarak başlangıç noktası belirlenmesini zorlaştıracaktır. Etkili bir zaman planlaması aynı zamanda öğrencilere büyük bir motivasyon kaynağı da olacaktır. Zaman planlaması yalnızca çalışılması gereken konuları ya da dersleri kapsamaz. Aynı zamanda boş vakitlerin planlanması da sürecin daha verimli bir şekilde yönetilmesine de yardımcı olur.

Neden başarısız oluyoruz?

Sınavlar eğitim sürecindeki öğrencilerin kariyer basamaklarını bir bir çıktığı dönemde önemli bir basamak işlevi görür. Yalnızca sınav odaklı olmak elbette başarıyı garantilemez fakat çalışma alışkanlığı kazanmamış kişiler için istemedikleri sonuçlar gelebilir. Yeterince stresli ve kaygılı olan sınav dönemlerinde çalışma alışkanlığı olmayan kişilerin yaşadıkları stresin daha yüksek olduğu ve zarar verici sonuçlar doğurduğu da yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Saatlerce yapılan belirsiz, dengesiz ve sistemsiz çalışmalar öğrenciye fayda sağlamaktan çok büyük bir baskı yaratarak başarısız sonuçlar elde etmeye neden olabilir. Bu nedenle öğrencilerin başarısız oldukları noktaları fark ederek planlı ve programlı bir çalışma alışkanlığı kazanması süreç için son derece önemlidir.

Derste nasıl daha iyi anlarım?

Öğrenciler derste işlenen konuları daha iyi anlamanın yollarını araştırır. Bir konunun en iyi öğrenilebileceği ortam ders ortamıdır. Dersi derste anlayan öğrenciler için sonraki çalışma zamanları da daha etkin bir şekilde kullanılarak pek çok kez tekrarı yapılabilir. Derste daha iyi anlamak için verilebilecek ipuçlarından bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Dersten önce hazırlıklı gitmek: Öğrenciler o gün derste işlenecek konuya dair ön bir okuma yaparak derse gittikleri taktirde kullanılan terimler ve konular arası bağlantıları daha iyi yakalayabilir.

Derste not tutmak: Not tutmak öğrencileri ders boyunca uyanık ve aktif tutar bu durumda daha iyi anlamayı beraberinde getirir.

Aktif katılım: Pasif dinleme bir noktadan sonra öğrencileri dersten koparabilir. Bu nedenle aktif olarak derse katılmak ve sorular sormak konun daha iyi anlaşılmasını sağlar.

İlginizi çekebilir: Anne Babalar Sınav Hazırlığı Nasıl Yapmalı?

Kişilerin kariyer basamakları arasında sınavlar büyük bir önem taşır. Bu noktada çevre desteği de oldukça önemlidir. Sınav hazırlığı sürecinde olan öğrencilerin en büyük desteği ebeveynleridir. Sınava girecek tek bir kişi olmasına rağmen sınav hazırlığı süreci bütün aileyi maddi ve manevi olarak etkiler.  Tüm sınav hazırlığı sürecinde öğrenciyle birlikte hareket eden ve ihtiyaç duyduğu desteği şefkatli bir yerden gösteren bir ebeveyn sürecin daha sağlıklı geçmesini de sağlamış olacaktır. Anne babalar sınav hazırlığı nasıl yapmalı, diye düşünüyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Anne Baba Olarak Kabul Edilmesi Gerekenler

Sınav hazırlığı dönemi son derece zorlayıcı bir süreçtir. Anne babalar da bu süreçte en az öğrenciler kadar heyecanlı ve kaygılı olur. Fakat unutulmamalıdır ki kaygı bulaşıcı bir duygudur ve aileler genellikle endişelerini çocuklarına yansıtma eğilimindedir. Sınav hazırlı döneminde anne baba olarak kabul edilmesi gereken en önemli nokta sınavların çocuklarının değerini ölçmediğidir. Bu nedenle aileler öncelikli olarak kendi kaygılarıyla etkili bir şekilde baş etmeyi öğrenmelidir. Kaygı ile etkili bir şekilde baş etmeyi bilemeyen anne ve babalar bunu ses tonu, beden dili ve yüz ifadeleriyle çocuklarına yansıtacaklarını unutmamalıdır. Sınavın kazanılması gereken bir savaş olarak görülmediği durumlarda ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki de daha şefkatli bir yerden ilerleyerek çocuğa olumlu anlamda destek olacaktır.

İlginizi çekebilir: Aile Tutumları Nelerdir?

Sınava Hazırlık Sürecinde Yanlış Aile Tutumları

Çocuklarına iyi bir gelecek sunmak isteyen her aile onların eğitimleri için yatırım yapmaya erken dönemlerden başlar. Oldukça zorlu ve yorucu bir süreç olan eğitim yaşamında sınavların belirleyici rolü de anne babalar üzerinde büyük bir endişe yaratır. Tüm bunlar son derece doğal sonuçlardır. Fakat sınav hazırlığı sürecinde önemli olan aile tutumlarıdır. Sınav hazırlığı için ailenin rolü çocuklar üzerinde psikolojik anlamda etkiler bırakır. Sınav hazırlığı boyunca ebeveynlerinin her ne olursa olsun yanlarında olduğunu bilerek desteğini hisseden öğrencilerin sınavlarda daha yüksek başarılar elde ettikleri de yapılan araştırma sonuçlarıyla ortaya konmuştur. Bu noktada her anne babanın tutumunu doğru olarak kabul etmek mümkün değildir. Sınav hazırlığında olan bir öğrenciye uygulanan yanlış aile tutumlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Öğrenciyi sürekli olarak diğer öğrencilerle kıyaslamak:

Kıyas bir öğrenci için en zarar verici tutumdur. Diğer öğrencilerin çözdükleri soru sayısı, başarılı oldukları ders ya da sınav puanları ile ilgili kıyaslamalar öğrenciyi çalışmak için harekete geçireceği maksadıyla iyi bir niyetle olsa dahi öğrenci üzerinde büyük bir baskı yaratır. Bu durum özellikle psikolojik açıdan öğrenciyi kötü etkileyerek başarının düşmesine neden olacaktır.

Öğrenciye ve eğitimine yapılan yatırımları her fırsatta dillendirmek:

Her anne baba çocuğunun eğitim süreci için maddi ve manevi pek çok yatırım yapar. Fakat bunları her fırsatta dillendirmek öğrenci üzerinde yük oluşturur. Öğrenci bu durumda geleceğe yönelik atacağı her adımda ailesinin etkisini göz önünde bulundurarak gerçekçi planlar yapmaktan uzaklaşır.

Sınavı kazanamaması halinde olabilecekleri sürekli olarak vurgulamak:

Anne babalar sınav hazırlığı süresince ceza yöntemini de kullanır. Fakat bu durum bilinenin aksine öğrenciyi motive etmez ve hatta motivasyonunu ciddi oranda düşürür. Bu noktada sınavın bir son olmadığının ve anne babasının sevgisinden bir şey eksiltmediğinin bilincinde olan öğrenciler daha yüksek başarılar elde eder.

Sınav hazırlığı döneminde öğrencinin yalnızca sınav odaklı olması gerektiğine inanmak:

Anne babalar özellikle sınav dönemlerinde öğrencilerin soyutlanarak yalnızca ders çalışması gerektiğini düşünür. Fakat sınav hazırlığı öğrenciler için başlı başına yoğun bir stres faktörüdür. Bu nedenle belirli aralıklarla sınav düşüncesinden uzaklaşmanın ve farklı alanlarda deşarj olmanın öğrencileri motive edeceği unutulmamalıdır.

İlginizi çekebilir: Aile Danışmanlığı Temel Kavramlar

Sınava Hazırlanan Öğrencinin Psikolojisi Nasıldır?

Sınavlar öğrencilerin hayatlarındaki önemli geçiş alanları için bir kapı görevindedir. Bu durum öğrenciler üzerinde stres, baskı, korku, heyecan ve kaygı gibi pek çok duygu yaratır. Sınavın bir araç değil amaç olarak görüldüğü sınav hazırlığı süreçlerinde öğrencilerin yaşadıkları bu zorlu duygularla etkili bir şekilde baş etmeleri oldukça önemlidir.

Sınava Hazırlık Sürecinde Yaşanan Sorunlar?

Sınav hazırlığı döneminde pek çok problemle karşılaşmak kaçınılmazdır. Hedefin net olmaması, duyguları etkili bir şekilde yönetememe, kararsızlık ve çeşitli zorlanmalar yaşanan problemlerden bazılarıdır. Bu durumlarla etkili bir şekilde baş etmek ve başarıyı artırmak için ihtiyaç halinde destek alınmalıdır.

Ne Yapmalıyız?

Sonuç olarak çocukları sınav hazırlığı döneminde olan ebeveynlerin çocuklarına desteklerini hissettirmeleri gerekir. Bu nedenle onu dinlediklerini, anladıklarını ve bu dönemin geçici bir süreç olduğunu her fırsatta söylemeleri de oldukça önemlidir. Sağlıklı ve şefkatli bir yerden kurulan ebeveyn çocuk ilişkisi sınav başarı oranını da önemli ölçüde artıracaktır.

Sınavın Zorlukları

Sınav hazırlığı zorluklarla, iniş ve çıkışlarla dolu bir yoldur ve bu yolda ebeveyn çocuk arasındaki denge çok önemlidir. Sınavı hayallere giden yolda bir araç olarak görmek sınavın zorluklarıyla mücadele edebilmeyi de kolaylaştıracaktır.

İlginizi çekebilir: Ergenlik Dönemi Özellikleri Nelerdir?

Günümüzde teknolojik gelişmeler hız kesmeden artmaya devam ederken teknolojinin getirileri hayatımızdaki pek çok alana da dahil olmaktadır. Teknolojinin işlevsel kullanımı hayatımızda hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı bir işlev gösterirken her şeyin aşırı kullanımın zarar verici etkilere neden olduğunu da unutmamak gerekir. Günlük hayatın akışında baktığımız her yerde teknolojinin izlerini görmek mümkündür fakat bazı kişiler için teknoloji kullanımı bir bağımlılık halini almıştır. Bilgisayar bağımlılığı özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşmaktadır. Bu noktada bilgisayar bağımlılığı nedir ve belirtileri nelerdir, soruları ile tüm detaylara yer verdiğimiz yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Bilgisayar bağımlığı belirtileri nelerdir?

Bilgisayar bağımlılığı kişiler hiç farkında olmasa bile hayatlarını ele geçirme yeteneğine sahiptir. Bağımlılık sonucunda çok ciddi problemler oluşabilir. Bilgisayar bağımlılığı belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

• Bilgisayar başında geçirilen sürenin kontrolünü yitirme
• Günlük akış içinde yerine getirilmesi gereken sorumlulukları yerine getirememe
• Sosyal etkileşimden kopma ve tamamen bilgisayarın içindeki bir dünyada yaşama
• Bilgisayar kullanımı konusunda suçluluk ve utanma duyguları hissetme
• Bilgisayarı duygusal ve sosyal sıkıntıları giderme alanı olarak görme

İlginizi çekebilir: Aile Tutumları Nelerdir?

Bu belirtilere ek olarak bilgisayar bağımlılığı noktasında kişilerde görülen birtakım fiziksel belirtiler de vardır. Bunlar:

• El ve özellikle el bileklerinde hissedilen yoğun ağrı
• Sürekli ekrana bakmanın getirisi olarak gözlerde kuruluk, kızarma ve bulanık görme
• Sırt ve boyunda ağrı
• Beden duruşunda farklılaşma
• Şiddetli ve yoğun bir baş ağrısı
• Uyku kalitesinde düşüş
• Günlük aktivitelerde azalma
• Belirgin kilo alma ya da aşırı kilo kaybı

Hangi tip bilgisayar oyunları bağımlılık yapmaktadır?

Bilgisayar bağımlılığı durumu yaşayan kişiler bilgisayar başında geçirdikleri zamanın büyük bir bölümünü oyunlara ayırır. Kişilerde bilgisayar bağımlılığı oluşumunda bu oyunların etkisi oldukça büyüktür. Peki, hangi tür oyunlar bilgisayar bağımlılığı yaratır? İnternet oyunlarındaki yeniliklere her geçen gün bir yenisi eklenir. Hangi oyunların kişilerde bir bağımlılık yaratacağını önceden bilmek oldukça zordur. Bununla birlikte çevrimiçi ortamlarda birçok kişinin aynı anda oyuna katıldığı, belirli bir sonu bulunmayan oyunlar daha fazla bağımlılık yapma riski taşır. Bu gibi oyunlarda kişi oyun ortamında yarattığı karakter üzerinden kendini yansıtır. Karakterin oyundaki başarılarından ve özeliklerinden büyük bir keyif alır. Özellikle sosyal anlamda güçlük yaşayan kişiler bu oyunlarda görülme ve kabul edilme ihtiyaçlarını karşılar. Dolayısıyla bu durum oyun ve bağımlılık oluşması konusunda zemin hazırlar.

Bilgisayar bağımlılığı kurtulmak içi ne yapmak gerekir?

Bilgisayar bağımlılığının getirdiği zararlı etkileri bugün hepimiz biliyoruz. Peki, bu bağımlılıktan kurtulmak için ne yapılmalıdır? İlk olarak kişilerin günlük internet kullanım saatlerine bir sınırlama getirmeleri gerekir. Hangi saatlerde ne kadar internet kullanılacağının da önceden belirlenmesi önemlidir. Düzenli fiziksel aktivitelerde bulunmak ve spor yapmak da zamanın etkili kullanılmasına ve bilgisayar başında geçirilen sürenin azalmasına destek olacaktır. Yeni hobiler edinmek ve bu hobilere zaman ayırmak bağımlılıktan kurtulma noktasında kişilerin içindeki boşluğu giderecektir. Uyku düzeninin oluşturulması da oldukça önemli olan bir diğer noktadır. Kişiler günlük olarak en az 8 saat uyumaya özen göstermelidir. Yapmak isteyip de bir türlü yapılamayan şeylerden bir liste oluşturmak ve bilgisayar kullanma isteği geldikçe o listeden bir şeyler yapmak da bağımlılıktan kurtulmayı sağlayacaktır.

Bilgisayar bağımlılığı günümüzün yaygın problemleri arasında yer alır. Bu durum ile mücadele edebilmek için kişilerin ilk olarak içinde bulunduğu durumu fark etmeleri ve değişim konusunda istekli olmaları önemlidir.

İlginizi çekebilir: Beyni Doğru Kullanma İpuçları